Doğumda Ikınma Teknikleri, Doğum Anında Nasıl Ikınılır?
Doğuma hazırlanan kadın ilk önce sürekli olarak cesaretlendirilmeli ve üzerindeki ağır stres hali giderilmeye çalışılmalıdır. Gebenin doğumunu kolay bir şekilde gerçekleştirebilmesi için ıkınma tekniklerini bilmesinin yanı sıra bu teknikleri uygulamaya da gönüllü olması gerekir.
Bu noktada gebenin yanında bulunan refakatçileri mutlaka gebeye destekleyici bir şekilde onu cesaretlendirme ve moral vermelidir.
Kasılmalar geldiği zaman eğer halen hastaneye ulaşılmamış ise o zaman gebenin uzun süre nefesini tutması engellenmelidir.
Fetüs pozisyonu belirli değil ise ve hala bir uzmana ulaşılmamış ise gebenin sürekli olarak ıkınmaması sağlanmalıdır. Sadece rahat bir şekilde nefes alıp vermesi telkine dilmelidir.
Kasılmaların mümkünse ilk kasılmadan itibaren takip edilmesi ve zaman aralarının bir yere not edilmesi önemlidir.
Tüm bu ilk önlemlerin dışında doğum esnasında doğumu kolaylaştırmak için literatüre geçmiş olan bazı ıkınma teknikleri mevcuttur. Bu tekniklerden herhangi birini gebe doğumdan çok önce nasıl uygulayacağını öğrenmeli ve doğum zamanı geldiğinde bu tekniği düzgün bir şekilde uygulamayı bilmelidir.
Doğum esnasında bu tekniklerden birinin düzgün bir şekilde uygulanması, doğum öncesi gebenin bu tekniklerden herhangi birine ne kadar çok uygulamalı olarak çalışıp pratik yaptığına bağlıdır.
Ikınma Teknikleri
Doğum esnasında uygun bir şekilde uygulanacak olan ıkınma teknikleri ile doğum yani bebeğin aşağı kadar inmesi ve fetüsün doğurtulması kolaylaştırılmış olur.
Doğumu kolaylaştıracak olan 2 farklı ıkınma tekniği vardır. Bu tekniklerden ilki spontan (açık glostis) ve valsalva tipi yani (kapalı glostik) ıkınma tekniğidir.
Genelde açık glostik veya nefes vererek ıkınma tekniği ile en iyi sonuç elde edilir. Fergüson refleksinin uyarılması sonucu bir kadın kendiliğinden doğal bir şekilde ıkınmaya başlar.
Spontan (Açık Glotis) Ikınma: Bu ıkınma tekniğinde ıkınma hissi ile birlikte kadın aşağıdaki şekilde ıkınmalıdır.
• Kasılmalar başladığı zaman doğal ıkınma hissi gelene dek kadın normal solunum yapmaya devam etmelidir.
• Nefes alırken uterusun çevresindeki karın kasları içeriye doğru geri çekilmelidir.
• Ikınma dereceli bir şekilde yapılmalıdır.
• Ikınma esnasında dudaklar büzülmeli ve nefes yumuşak bir şekilde dışarıya verilmelidir.
• Nefes verme esnasında ise ıkınma 5 ila 6 saniye kadar sürmelidir.
• Tekrar nefes almada 5 ila 6 saniye kadar nefes düzgün ve yumuşak bir şekilde verilip aşağıya doğru ıkınılmalıdır.
• Kasılmalar yavaşladığı zaman solunum normal hale geri döndürülmelidir.
Valsalva Tipi (Kapalı Glotis) Ikınma: Bu ıkınma tipi uzmanlarca önerilmeyen ve komplikasyonları bulunan bir ıkınma tipidir ve bu ıkınma tipi aşağıdaki gibidir.
• Kasılmalar başladığında 2 defa normal solunum yapılır.
• Derin bir nefes alınır ve nefes tutulur.
• Abdominal kaslar ile diyafram birlikte hava sıkıştırılır.
• Kadın elinden geldiğince uzun ve kuvvetli bir şekilde yaklaşık olarak 10 ila 15 saniye kadar ıkınır.
• Nefes verilir ve yeniden derin bir nefes alınır ve nefes yeniden tutulur.
• 10 ila 15 saniye yeniden uzun ve kuvvetli bir şekilde ıkınılır.
• Kasılmalar hafiflemeye başladığında ıkınma yapılmaz.
• 2 ila 3 defa tekrar normal solunum yapılır.
• Bir sonra gelecek olan kasılmaya dek kadın gevşeyip rahatlayabilir.
Yukarıda anlatılan iki ıkınma tekniğinde de önemli olan karındaki nefesin doğru bir şekilde kullanılmasıdır. Fakat gebede göğüs kafesi baskın bir hamilelik durumu var ise ıkınma teknikleri çok fazla işe yaramaz ve doğum süreci normalden daha uzun sürer. Bu yüzden de bir takım müdahaleler yapılmak zorunda kalınır.
Fakat gebelik durumu ne olursa olsun gebenin yapması gereken nefes tekniklerini düzgün bir şekilde öğrenmek ve her gün düzenli olarak nefes egzersizlerine çalışmaktır.
Bazı uzmanlar valsava ıkınma tekniğine karşılardır. Bunun nedeni bu tekniğin gebe üzerinde olumsuz hemodinamik etkilerinin bulunmasıdır. Bilhassa gebenin uzunca bir süre nefesini kasılmalar geldiği zaman tutması abdominal ve intratoraksit basıncı yükseltip vazo konstrüksiyona aynı zamanda da maternal kardiyak out-put azalmasına yol açmaktadır.
Ve bu yüzden de maternal kan akımında azalma ve utero-plasental perfüzyon olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Bu durum ayrıca fetüsün dolaşım ile solunum sistemindeki asit baz dengesinde değişimlere neden olmaktadır.